İlk Otizmli Birey Şimdi 82 Yaşında!
Mississippi Forest’ta bir golf turu sonrasında üyelerden biri bara yaklaştı ve diğer bir golfçünün, Donald Triplett’in yaklaştığını gördü.
Karşılık gören Bubby Johnston “Don, sana bir içki ısmarlayayım.” dedi. Don “Eğer sakıncası yoksa bunun yerine para isterdim.” dedi. Bu tuhaf davranış şimdi 82 yaşında olan Don için tipiktir. Ama o semptomları bir çocuk olarak gösterdiğinde, anne ve babası şaşırmıştı, çünkü daha evvel kimse bu rahatsızlığın tanısını almamıştı. 1942 yılında Donald ilk otizm vakası oldu.
Donald’ın Ailesi:
Mary ve Beamon Triplett
“Farklı bir Anahtar Olarak: Otizmin Hikâyesi” adlı yeni kitaplarında Caren Zucker and John Donvan, Donald’ın ebeveynleri Mary ve Beamon Triplett’in hissettiği hayal kırıklığını tasvir ediyor. Bebeğin tuhaf, uzak davranışı annesinin onun “umutsuz şekilde deli” olarak karar vermesine neden olmuş.
Doktorun talimatına uyarak, onu prevantoryuma, tıbbi sorunları olan çocuklar için olan bir kuruma (akıl hastanesine) yolladılar. Oraya vardığında üç yaşındaydı ve ebeveyninin kalbinde bir değişiklik yaşanana dek bir yıldan fazla orada yaşadı. Çocuklarına yardım etmeye söz veren bir çocuk psikiyatristini, Dr. Leo Kanner’ı buldular.
Beamon bir mektupta oğlunu psikiyatriste şu şekilde tasvir etti: “Annesini ya da babasını görmekten hiç memnun olmamış gibi görünüyor. Neredeyse kendi kabuğuna çekilmiş ve kendi içinde yaşarmış gibi görünüyor”.
Dört yıl sonra Dr. Kanner Triplett’lara “duygusal iletişimin otistik bozuklukları” ifadesini içeren tanısını gönderdi. Doktor aynı semptomları olan 11 çocuğu inceliyordu ve Donald Triplett ilk vakaydı.
Vaka 1’i takip etmek yıllar sonra ABC Haberlerinde birlikte çalışan Zucker ve Donvan’ın görevi oldu. Otizm hakkında bir seri hazırlamalarına rağmen, 21 yaşında otizmli bir oğlu olan Zucker “Daha büyük ve daha önemli-daha sonsuz bir şey yapmamız gerektiğine karar verdik.” dedi. Vaka 1’i “Donald T” olarak gösteren tıbbi raporlardaki ipuçları üzerinde çalışan gazeteciler, vakanın yaşadığı küçük kasabaya odaklandılar ve sonra telefon rehberini çıkardılar.
Zucker “Tüm T’lerin üzerinden gittim.” dedi. “Bir noktada, telesekreter mesajına ulaştım ve Donald çok ilginç bir mesaj bırakmıştı” Telesekretere “Mutlu baharlar ve mutlu bir sonbaharınız olsun. Mutlu Noeller ve 2007 yılınız harika olsun.” mesajını bırakmıştı.
Zucker “Otizmin böyle bir şey olduğunu bildiğimden, bunun o olduğunu hemen anladım.” dedi.
İkili öncelikle ailenin bir dostuna yaklaştı ve hemen kasaba halkı hakkında bir şey öğrendi: Onlar Donald’ın koruyucularıydı.
Zucker “Donald’a bulaşırsak, arkamızdan geleceklerine dair bizi uyardılar.” dedi. “Tüm camia Donald’a tüm hayatı boyunca kucak açtı”.
Ama Donald da kendi bakımını üstlenmeyi öğrendi. Hala büyüdüğü evde yaşıyor, lise ve üniversiteden mezun oldu, 27 yaşında araba sürmeyi öğrendi ve ailesine ait bankada çalıştı. Aynı zamanda bir dünya gezgini!
Donald ve Erkek Kardeşi Oliver
Küçük kardeşi Oliver Triplett “Don’un seyahatleri sanırım onun hayatının en büyük hikâyeleri” dedi. “Bir keresinde Reykavik, İzlanda’da gece 10’da golf oynadı. Avrupa’ya, Kuzey Afrika’ya, Mısır’a, Libya’ya, Yunanistan’a, her yere gitti. Annem ölmeden evvel onu “Bak, bu tüm dünyayı dolaşabilen ve benim hiç yapmadığım şeyleri yapan bir adam” diye inandırdım. Bu onun aklının huzura ermesini sağladı”.
Maceralarına ve bağımsızlığına ragmen, Donald’ın otizmi belirgin kalır.Arkadaşı Celeste Slay “O farklı, onunla karşılaştığınızda, onun farklı olduğunu anlarsınız” diyor. “O, klasik bir vaka”. Celeste’yi çalıştığı bankada gördüğünde onu paket lastiğiyle vuracağını söylüyor. (Celeste “Öyle de yapıyor” diyor).
Kardeşi Oliver ve Donald Triplett
Ve ona tanıdığı her kişiye olduğu gibi rastgele bir numara tahsis ediyor. Örneğin erkek kardeşi Oliver 400 numara. Yazarlar Zucker ve Donovan’ın numaraları 549 ve 550. Arkadaşı ve bankadan meslektaşı Denise Barnes ise 1,464.
Barnes, Donald’dan aldığı noel hediyelerini masasının üzerindeki teneke bir kutuda tutuyor.
“Anahtarlığı alır ve ayırır ve ben onun üzerindeki sembolü alırım ve başka biri anahtarın üzerindeki halkayı alır” diyor. “Bir keresinde de İskoçya’dan plastik bir tırtıl aldım. Bunlar başka şeylerle değişilmez”.
Otizmli kişiler bazen başkalarına duydukları ilgiyi çoğu kişinin kolayca fark edemeyeceği şekilde gösterseler de, Barnes iş bankadaki bayanlara geldiğinde Donald’ın çabaladığını söylüyor.
“Eliyle pıt pıt vuruyor” diyor. “Omzuma sarılıyor, ama sırtıma pıt pıt vuruyor”.
Bu ilgi ve hediye çabaları nedeniyle Barnes “Bir şeylerin olduğunu hissediyorum ve Donald bunu nasıl ifade edeceğini bilmiyor” diyor.
Annesi de aynı şeye hayret etmişti. Kitap onun Doktor Kanner’a yazdığı mektuptan şu alıntıyı yapıyor: “Keşke içindeki gerçek hisleri bilseydim”. Ancak şunu da ekliyor: “Hayatı umduğumuzdan çok daha iyi”.
Zucker bunun kısmen memleketinden dolayı olduğunu söylüyor. “Eğer Forest halkının Donald’a verdiği desteği şişelemenin bir yolunu bulsaydık, dünya daha iyi bir yer olurdu. Donald tüm hayatını büyütmeye devam ediyor”.
Söylenenlere göre, bu eğlenceli bir hayattı. Don kiliseye gidiyor, bir grup erkekle kahve içmek için buluşuyor, her gün bankadaki bayanları ziyaret ediyor, Çarkıfelek’i seviyor (Kardeşi “Çarkıfelek hostesi Vanna White’a abayı yaktı” diyor) ve kelimenin tam anlamıyla dünyayı gördü. Ebeveynleri doktorların talimatlarını dinleseydi ve onu tımarhanede bıraksaydı, hayatı daha başka gelişirdi.
Oliver annesi hakkında “Kurumun (tımarhanenin) çözüm olmadığını fark etti” diyor. “Sağduyusuyla onun için iyi bir psikiyatrist bulmaya çalıştı ve buldu. Bu zor bir karardı”.
Kitap Donald’ın 1953 tarihli lise yıllığında şöyle yazdığını belirtiyor: “Kendime şans diliyorum”. Arkadaşı Barnes şansın ona fazlasıyla geldiğini düşünüyor.
Arkadaşı “İyi bir hayatı olup olmadığı sorusuna kısa cevabı “Tabii ki” olurdu” diyor. “Kendiyle barışık ve yarından beklentileri var”.
Otizmin Hikâyesi Adlı Kitap
Kaynak: http://www.people.com/article/donald-triplett-first-ever-autism-case